Sual: Allah beni yaratırken bana mı sordu? Sorulsaydı belki ben imtihan olmayı kabul etmeyecektim?
Elcevap: İlk olarak şunu söyleyelim; insan yaşamayı sever. Zevkleri, renkleri, kokuları ve tatları ister. Fıtratıyla doğasıyla bunları ister. İnsan, karanlığı değil de renkleri ister. Ölümü değil de yaşamayı ister. Kısacası var olmayı
ister. Var olmak istemesinin delillerinden birkaç tanesine şöyle örnekler verebiliriz: İnsanlar hastane inşa ediyor, doktor ve sağlık personeli
yetiştiriyor; sağlıklı beslenmeye dikkat ediyor, ilaç üretiyor ve bunlar için tonlarca para harcıyor, emek sarf ediyor.
Sual: Peki neden?
Elcevap: Biraz daha fazla yaşayabilmek, biraz daha hayatı doyasıya tatmak için. Lezzetli yiyecekler yiyoruz, içeceklerden içiyoruz ve bunlardan çok memnun oluyoruz.
Şimdi biri dese: “Allah bu yiyecekleri, içecekleri yaratırken bana mı sordu?” dese, haksızlık etmez mi ?
Nasıl ki bir bebeğe sormadan annesi ona süt verir. Onun ihtiyaçlarını giderir. Çünkü o çocuğun fıtratı, çocuğun doğası onu ister. Çocuk büyüyünce bebekliğimde neden bana süt verdin dese, annesine haksızlık etmez mi? Bebek, sorabilecek seviyede olsa kendisine sorulsa hiç şüphesiz “evet” derdi.
Mesela bir adam düşünelim kuyunun dibinde karanlıkta, aç ve yalnız. Bu adamın bilinci yerinde olmadığı bir zamanda adamı kuyudan çıkarsak bu adamın karnını doyursak, sevdiği insanlara ve ailesine kavuştursak ne kadar memnun olur anlaşılır. Ayrıca biz bu adama modellik vazifesi versek verdiğimiz modellik vazifesine ücret olarak sevdiği insanlara kavuştursak, yüzlerce saray, yüzlerce köşk, tonlarca altın versek bu adama ne kadar iyilik yaptığımız anlaşılır. Fakat bu adam, modellik vazifesinde oturup kalkarken az bir zahmet çekecektir. Bu adam ,oturup kalkarken az bir zahmet çekmemek için itiraz etse “Beni niye o kuyudan çıkarttınız, kuyudan çıkartırken bana mı sordunuz?” dese ne kadar haksızlık ettiği anlaşılır.
Aynen bu misal gibi. Allah insanı kuyudaki adam gibi yokluktan karanlıklardan çıkardı.Ona vücud, hayat, his, şuur, akıl ve sevgi gibi çeşit çeşit nimetler verdi. Ona lezzetli yiyecekleri ve içecekleri tattırdı. Güzel kokuları, renkleri verdi. Fakat insandan modellik vazifesinde olduğu gibi biraz zahmet etmesini istedi, fakat buna ücret olarak da ‘sonsuz cenneti’ ona vaad etti. Şimdi insan,ibadetin o az zahmetini çekmemek için: “Allah yaratırken bana mı sordu?” dese haksızlık etmez mi ? Buradan anlaşılıyor ki fıtratımız varolmayı istemiş.Fıtratımıza Allah sormuş ve fıtratımızda evet demiş.
Dilimiz ben yaratılmak istemiyordum dese de fıtratımız, doğamız bunu yalanlıyor. Buna delil ise insanların çok zor bir durumda kalmadığı sürece ölümü istememesi, hep yaşamayı hep vücudu istemesi ,sevdiği insanlardan ayrılmak istememesi, renkleri ve güzel kokuları istemesi,kısaca varolmayı istemesi gösteriyor ki fıtratımız ve doğamız yaratılmayı istemiş.Buradan anlaşılıyor ki var olmayı insan istemiş.