Yirmiyedinci Söz (Yirmialtıncı Söz’ün Zeyil ve hatimesinde Sahabe mesleğinde tahkiki imanın neticesi olarak hayatta tatbik edilecek hatveler gösterildi. Yirmiyedinci Sözde ise Sahabe mesleğinden gidilse dahi bu zamanda Ulul emir ve sahabeler gibi içtihad yapamamamızın altı manisi izah ediliyor. Zeylinde ise Sahabeyi sahabe yapan hususiyetler ders veriliyor. Yirmisekizinci Sözde ise ehl-i […]
Sözler
Yirmialtıncı Söz Zeyli
Zeyl بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ [Bu küçücük zeylin büyük bir ehemmiyeti var. Herkese menfaatlidir.] Cenab-ı Hakk’a vâsıl olacak tarîkler pek çoktur. Bütün hak tarîkler Kur’andan alınmıştır. (Risale-i Nur Kur’andan nasıl alınmıştır. Kur’anın hülasası olan Bismillahirrahmanirrahim’in Be harfinde insanın acz ve fakrına karşı istiane manası olduğu gibi eteyemmenu yani bereket manası dahi vardır. Mesleğimizin iki […]
Yirmialtıncı Söz
Yirmialtıncı Söz (Yirmialtıncı Söz’ün sibak ve siyak itibariyle diğer Sözlerle münasebeti: Yirmiikinci Söz’de Tevhid, Yirmiüçüncü Söz’de Tevhidin neticesi, Yirmidördüncü Söz’de Tevhidi ders veren Nübüvvetin tahkiki, Yirmibeşinci Söz’de Nübüvvetin dersleriyle Kur’anın mu’cizeliğini görüp istifade etmenin usulleri gösterildi. Yirmialtıncı Söz’de ise Tevhidi bütün mertebeleri ile anlamanın nihayet hududu olan Kader ile cüz’-i […]
Yirmibeşinci Söz İkinci Zeyl
Onbirinci Şua olan Meyve Risalesi’nin Onuncu Mes’elesi (Risale-i Nur’daki hem Kur’anın i’cazına dair mes’elelerin hemde Kur’anda olan tekrarata gelen itirazlara dair mes’elelerin gayet kuvvetli bir hülasasıdır. Kur’an her asra ve her tabakaya hitab ederek taze nâzil olması kırk nev’i mu’cizeliğinden biridir.) Emirdağı Çiçeği (Hüsrev Abi’nin tabiri ile Kur’anın celalli ve izzetli, […]
Yirmibeşinci Söz Birinci Zeyl
BİRİNCİ ZEYL [Makam itibariyle Yirmibeşinci Söz’e ilhak edilen zeyillerden, Yedinci Şua’nın Birinci Makamının Onyedinci Mertebesidir.] Sonra, bu dünyada hayatın gayesi (İman) ve hayatın hayatı iman olduğunu bilen bu yorulmaz ve tok olmaz yolcu, kendi kalbine dedi ki: “Aradığımız zâtın sözü ve kelâmı denilen bu dünyada En meşhur Ve en parlak (mu’cizelik sikkesinin parlaklığı) Ve […]
Yirmibeşinci Söz Üçüncü Şu’le
ÜÇÜNCÜ ŞU’LE: Üç ziyası var. BİRİNCİ ZİYA: Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın büyük bir vech-i i’cazı Onüçüncü Söz’de beyan edilmiştir. Kardeşleri olan sair vücuh-u i’caz sırasına girmek için bu makama alınmıştır. İşte Kur’anın herbir âyeti, birer necm-i sâkıb gibi i’caz ve hidayet nurunu neşr ile küfür ve gaflet zulümatını dağıttığını görmek ve […]
Yirmibeşinci Söz İkinci Şu’le
İKİNCİ ŞU’LE: İkinci Şu’le’nin “Üç Nur“u var. Birinci Nur: Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın heyet-i mecmuasında raik bir selaset, faik bir selâmet, metin bir tesanüd, muhkem bir tenasüb, cümleleri ve heyetleri mabeyninde kavî bir teavün; ve âyetler ve maksadları mabeyninde ulvî bir tecavüb olduğunu İlm-i Beyan ve Fenn-i Maânî ve Beyanî’nin Zemahşerî, […]
Yirmibeşinci Söz Birinci Şu’le Üçüncü Şua
ÜÇÜNCÜ ŞUA: Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın ihbarat-ı gaybiyesi ve her asırda şebabiyetini muhafaza etmesi ve her tabaka insana muvafık gelmesiyle hasıl olan i’cazdır. Şu Şua’ın “Üç Cilve“si var. Birinci Cilve: İhbarat-ı gaybiyesidir. Şu cilvenin “Üç Şavk“ı var. Birinci Şavk: Maziye ait ihbarat-ı gaybiyesidir. Evet, Kur’an-ı Hakîm bil’ittifak ümmi ve emin bir […]
Yirmibeşinci Söz Birinci Şu’le İkinci Şua
İKİNCİ ŞUA: Kur’anın câmiiyet-i hârikulâdesidir. (Yani i’caz derecesindeki icazıdır, veciz olmasıdır.) Şu şuanın, beş lem’ası var. Birinci Lem’a: Lafzındaki câmiiyettir. Elbette evvelki sözlerde, hem bu sözde zikrolunan âyetlerden şu câmiiyet aşikâre görünüyor. Evet لِكُلِّ آيَةٍ ظَهْرٌ وَبَطْنٌ وَحَدٌّ وَمُطَّلَعٌ وَ لِكُلٍّ شُجُونٌ وَغُصُونٌ وَ فُنُونٌ olan hadîsin işaret ettiği gibi; elfaz-ı Kur’aniye, öyle bir tarzda vaz’edilmiş ki, herbir kelâmın (1), hattâ herbir […]
Yirmibeşinci Söz Birinci Şu’le Birinci Şua
BİRİNCİ ŞU’LE: Bu şu’lenin üç şuaı var. BİRİNCİ ŞUA: Derece-i i’cazda belâgat-ı Kur’aniyedir. (Kelâm-ı belig, ilim denilen çömleklerde pişirilen ve hikmet denilen büyük küplerde duran ve fehm denilen süzgeç ile süzülen âb-ı hayat gibi bir manayı, zürefa denilen sâkiler döndürüp efkâr içer; esrarda temeşşi etmekle hissiyatı ihtizaza getiren kelâmdır. Muhakemat […]