Anasayfa » Mütalaalar » Sayfa 18

Mütalaalar

Onaltıncı Mektub’un Zeyli

Onaltıncı Mektub’un Zeyli بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ Ehl-i dünya sebebsiz, benim gibi âciz, garib bir adamdan tevehhüm edip binler adam kuvvetinde tahayyül ederek, beni çok kayıdlar altına almışlar. Barla’nın bir mahallesi olan Bedre’de ve Barla’nın bir dağında, bir-iki gece kalmaklığıma müsaade etmemişler. İşittim ki, diyorlar: “Said ellibin nefer kuvvetindedir, onun için serbest bırakmıyoruz.” […]

Onaltıncı Mektub

Onaltıncı Mektub بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ اَلَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ اِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ اِيمَانًا وَ قَالُوا حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ Şu mektub فَقُولاَ لَهُ قَوْلاً لَيِّنًا sırrına mazhar olmuş, şiddetli yazılmamış. Çoklar tarafından sarihan ve manen gelen bir suale cevabdır. (Şu cevabı vermek benim için hoş değil, arzu etmiyorum. Her şey’imi, Cenab-ı Hakk’ın tevekkülüne bağlamıştım. Fakat ben kendi halimde ve âlemimde rahat bırakılmadığım ve yüzümü dünyaya çevirdikleri için, Yeni Said değil, bilmecburiye Eski Said […]

Onbeşinci Mektub

Onbeşinci Mektub’un fihristi Velayet-i Kübra Mesleğinin Tafsilli İzahatı Yapılmıştır. Birinci Sual Birinci Makamdaki Velayet-i Kübra Mesleğinin Esası: Velayet-i Kübra mesleğinde harika haller esas değildir. Birinci Sual İkinci Makamdaki Velayet-i Kübra Mesleğinin Esası: Velayet-i kübra sahibi her ne kadar fâil-i muhtar görünse de, meşiet-i İlahiye asıldır ve kader hâkim olduğundan Velayet-i Kübra mesleğinde gidenler […]

Onüçüncü Mektub

Onüçüncü Mektub (Hikmet-i kudsiye ehli olan Velayet-i Kübra mesleğindekiler Cenab-ı Hakkın musibetleri verip belaları musallat etmesindeki hikmeti anlayıp ona göre mukabele ettiğine misal olarak makam münasebeti ile bu Onüçüncü Mektub yazdırılmıştır. Onikinci Mektubla Onüçüncü Mektub arasındaki münasebet; Cenab-ı Hakkın musibetleri verip belaları musallat etmesindeki hikmet ehl-i dünya ve siyasetin mahiyetindeki […]

Onikinci Mektub

Onikinci Mektub بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ عَلَى رُفَقَائِكُمْ Aziz kardeşlerim! (Bu mektubun mukaddimesinden dört hüküm çıkarılıyor.) (Birinci Hüküm: Mesail-i imaniyenin münakaşa suretinde bahsi caiz değildir.) O gece benden sual ettiniz, ben cevabını vermedim. Çünki mesail-i imaniyenin münakaşa suretinde bahsi caiz değildir. (Diyenlere, dinleyenlere zarardır.) Siz münakaşa suretinde bahsetmiştiniz. Şimdilik münakaşanızın esası olan üç sualinize gayet muhtasar bir cevab yazıyorum. […]

Onbirinci Mektub

Onbirinci Mektub بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ (Bu mektub, mühim bir ilâç olup, dört âyetin hazinesinden dört küçük cevherine işaret eder. Rahmeten-lil-âlemîn Zât’ın (A.S.M.) ders verdiği bütün ahkâm-ı Kur’aniye, bizim için şifa ve rahmettir.) Aziz kardeşim! Şu dört muhtelif mes’eleyi muhtelif vakitlerde Kur’an-ı Hakîm nefsime ders vermiş. Arzu eden kardeşlerim dahi bundan bir ders veya bir […]

Onuncu Mektub

Onuncu Mektub (İki sualin cevabıdır) بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ Birincisi: Otuzuncu Söz’ün İkinci Maksadının tahavvülât-ı zerrat tarifine dair olan uzun cümlesinin haşiyesidir: Kur’an-ı Hakîm’de “İmam-ı Mübin” ve “Kitab-ı Mübin”, mükerrer yerlerde zikredilmiştir. Ehl-i tefsir, “İkisi birdir” (yani Cenab-ı Hakk’ın ilminin ünvanları olmalarından aynıdır.); bir kısmı, “Ayrı ayrıdır” (yani Cenab-ı Hakk’ın ilim dairesini kısımlara […]

Dokuzuncu Mektub

Dokuzuncu Mektub (Velayet-i kübra mesleğinde hadisata bakmanın ölçüsü, verilen nimetleri kendimizden bilmeyip Cenab-ı Hakktan bilmek gerektiğini yoksa istihraç olacağını  hadisatlarla ders verilmiştir. Saniyen: Hizmette husule gelen ikramların Allah’ın bir inayeti olduğunu anlamak gerekir yoksa kendinden bilmek istihraç olduğu izah edilmektedir. Salisen: Dünyanın bir misafirhane-i askerî olduğunu telakki edip bütün duygu ve hissiyatlarını […]

Sekizinci Mektub

Sekizinci Mektub (Velayet-i kübra mesleğinde hadisata bakmanın ölçüsü, çok şefkatli olan Yakub’un (AS) kıssası ile şefkatin keskin, geniş ve halis olduğu hakikatının izahatıyla ders verilmiştir. Yakub’a (AS) hadisatı ve rü’yayı tevil etmek ilmi, Yusuf’a (AS) da rüyayı tabir etmek ilmi mu’cize olarak verilmiştir.) بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ isimleri بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ e girdiklerinin ve her […]