Fihrist BİRİNCİ LEM’A: 5 Hazret-i Yunus Aleyhisselâm’ın münacat-ı meşhuresi olan فَنَادَى فِى الظُّلُمَاتِ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنِّى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ âyetinin bir sırr-ı mühimmini ve bir hakikat-ı azîmesini beyan ederek; herbir insan, bu dünyada, Hazret-i Yunus Aleyhisselâm’ın bulunduğu vaziyette -fakat büyük mikyasta- olduğunu beyan eder. Hazret-i Yunus Aleyhisselâm’a “hut, deniz, gece” ne ise; her insan için nefsi, dünyası, istikbali de […]
Lem’alar
Münacat Risalesi
Üçüncü Şua MUKADDİME Bu Sekizinci Hüccet-i İmaniye; Vücub-u vücuda ve Vahdaniyete delalet ettiği gibi, Hem delail-i kat’iyye ile rububiyetin ihatasına ve Kudretinin azametine delalet eder. Hem hâkimiyetinin ihatasına ve Rahmetinin şümulüne dahi delalet ve isbat eder. Hem kâinatın bütün eczasına hikmetinin ihatasını ve İlminin şümulünü isbat eder. Elhasıl: Bu Sekizinci […]
Otuzüçüncü Lem’a
Otuzüçüncü Lem’a Yeni Said’in en evvel hakikattan şuhud derecesinde kalbine zahir olan ve Arabî ibaresinde Katre, Habbe, Şemme, Zerre, Hubab, Zühre, Şu’le ve onların zeyillerinden ibarettir. “Risale-i Nur Külliyatından Mesnevî-i Nuriye” ismi altında intişar etmiştir.
Otuzikinci Lem’a
Otuzikinci Lem’a Eski Said’in en son te’lifi ve yirmi gün Ramazanda te’lif edilen, kendi kendine manzum gelen “Lemaat” risalesidir. “Sözler” Mecmuasında neşredilmiştir.
Otuzbirinci Lem’a
Otuzbirinci Lem’a Şualara inkısam etmiş olup, Şuaların onüçü te’lif edilmiş, bir kısmı henüz te’lif edilmemiştir. “Şualar” namı altında müstakil bir mecmua halinde neşredilecektir. ______ {(*): Bilâhere Üstadımızın tensibi ile Ondördüncü Şua Afyon Mahkemesi Müdafaası ve mektubları ve Onbeşinci Şua ise “Elhüccetüzzehra” olarak tesmiye edilmiş ve neşredilmiştir. Bediüzzaman’ın Hizmetkârları}
Otuzuncu Lem’a Altıncı Nükte
Otuzuncu Lem’anın Altıncı Nüktesi İsm-i Kayyum’a bakar. İsm-i Hayy’ın bir hülâsası, Nur Çeşmesi’nin bir zeyli olmuş; bu İsm-i Kayyum dahi, Otuzuncu Söz’ün zeyli olması münasib görüldü. İTİZAR: Bu çok ehemmiyetli mes’eleler ve çok derin ve geniş İsm-i Kayyum’un cilve-i a’zamı, hem muntazaman değil, belki ayrı ayrı lem’alar tarzında kalbe hutur […]
Otuzuncu Lem’a Beşinci Nükte
Otuzuncu Lem’anın Beşinci Nüktesi بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ فَانْظُرْ اِلَى آثَارِ رَحْمَتِ اللّٰهِ كَيْفَ يُحْيِى اْلاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا اِنَّ ذلِكَ لَمُحْيِى الْمَوْتَى وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (Arzın ölümünden sonra hayatlandırılmasındaki keyfiyeti nazara veren bu âyet Onuncu Söz’de de tefsir edilmiştir. Onuncu Söz ism-i a’zamın tecellisiyle hasıl olacak haşr-i a’zamı izah etmesinden dolayı Onuncu Sözde ism-i a’zama mazhariyetle yazıldığı anlaşılıyor.) اَللّٰهُ لاَ اِلهَ اِلاَّ هُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ لاَ تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ (Üstadımız Âyet-ül Kürsi’nin ism-i a’zama mazhar olduğunu izah etmesinden […]
Otuzuncu Lem’a Dördüncü Nükte
Otuzuncu Lem’anın Dördüncü Nüktesi بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ âyetinin bir nüktesi ve Vâhid ve Ehad isimlerini tazammun eden bir ism-i a’zam veya ism-i a’zamın altı nurundan bir nuru olan “Ferd” isminin bir cilvesi, Şevval-i Şerif’te Eskişehir Hapishanesi’nde bana göründü. O cilve-i a’zamın tafsilâtını Risale-i Nur’a havale edip, burada muhtasar “Yedi İşaret”le, İsm-i Ferd’in tecelli-i […]
Otuzuncu Lem’a Üçüncü Nükte
İsm-i A’zam’ın altı nurundan üçüncü nuruna işaret eden Üçüncü Nükte Hâkim ve Hakîm isimlerini tazammun eden İsm-i Hakem’e dair beş noktadır. (Hakem: hikmetle hükmeden demektir.) اُدْعُ اِلَى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ âyetinin bir nüktesi ve bir İsm-i A’zam veya İsm-i A’zam’ın altı nurundan bir nuru olan “İsm-i Hakem”in bir cilvesi Ramazan-ı Şerifte görüldü. Ona yalnız bir işaret olarak […]
Otuzuncu Lem’a İkinci Nükte
Otuzuncu Lem’anın İkinci Nüktesi وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ عِنْدَنَا خَزَائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ اِلاَّ بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ âyetinin bir nüktesi ve bir ism-i a’zam veyahud ism-i a’zamın altı nurundan bir nuru olan “Adl” isminin bir cilvesi, Birinci Nükte gibi Eskişehir Hapishanesinde uzaktan uzağa göründü. Onu yakınlaştırmak için yine temsil yoluyla deriz: Şu kâinat öyle bir saraydır ki, (Kâinatta Adl isminin devamlı bir surette […]