Onuncu Söz Zeylin Üçüncü Parçası

Zeylin Üçüncü Parçası

(İkinci Şuaın hatimesinden uzunca bir haşiye: Nihayetsiz kudretin icraatı gösterilerek haşir isbat edilmiştir.)

Haşir münasebetiyle bir sual: Kur’anda mükerreren: اِنْ كَانَتْ اِلاَّ صَيْحَةً وَاحِدَةً

Hem وَمَا اَمْرُ السَّاعَةِ اِلاَّ كَلَمْحِ الْبَصَرِ fermanları gösteriyor ki: Haşr-i a’zam bir anda, zamansız vücuda geliyor. (Hareket varsa zaman vardır. Burada ifade edilen mana çok kısa bir zamanda yani bir anda olduğuna işaret etmek içindir. Yoksa bütün bütün zamansız değildir.)

Dar akıl ise, bu hadsiz derece hârika ve emsalsiz olan mes’eleyi iz’an ile kabul etmesine medar olacak meşhud bir misal ister.

Elcevab:

2- Haşirde, ruhların cesedlere gelmesi var.

3- Hem cesedlerin ihyası var.

1- Hem cesedlerin inşası var. Üç mes’eledir. (Adeta zamansız bir icraat olduğu için üç mes’ele icraat sırasına konulmamıştır.)

Birinci Mes’ele: Ruhların cesedlerine gelmesine misal ise: Gayet muntazam bir ordunun efradı, istirahat için her tarafa dağılmış iken, yüksek sadâlı bir boru sesiyle toplanmalarıdır. (Boru sesi Cenab-ı Hakkın iradesini göstermek için teşbih edilmiştir. Boru sesi, Cenâb-ı Hakk’ın fiili olan icraatının kavli olarak ilanıdır.) Evet, İsrafil’in borusu olan Sur’u, ordunun borazanından geri olmadığı gibi, ebedler tarafında ve zerreler âleminde iken (Ruhun zerreler âleminde olması ruhun mahiyetine ince bir işarettir. Ruhun mahiyeti ebed tarafında kâinatta dağınık olan zerratın toplanmasıyla olabileceği gibi ruh nurani zerrelerin teşekkülatıyla da olabilir.)

ezel canibinden gelen اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ hitabını işiten ve قَالُوا بَلَى ile cevab veren ervahlar, (Ruh alem-i ervahta iken daha harice açılan cihazları olmadığı için lisan-ı hali ile bu cevabı vermiştir, diyebiliriz.) elbette ordunun neferatından binler derece daha müsahhar ve muntazam ve muti’dirler. Hem değil yalnız ruhlar, belki bütün zerreler dahi, bir ordu-yu Sübhanî ve emirber neferleri olduğunu gayet kat’î bürhanlar ile Otuzuncu Söz isbat etmiş. (Otuzuncu Söz kısaca Birinci Sözde izah edilmiştir. Şöyle ki ene bahsi mütevazı ve mağrur adamın çöldeki seyahati ile anlatılıyor. Zerre bahsi ise başta demiştik cümlesinden itibaren izah edilmiştir.)

İkinci Mes’ele: Cesedlerin ihyası misali ise: Çok büyük bir şehirde, (Büyük bir şehir ise haşir meydanına işarettir.) şenlik bir gecede, (Cesedlerin ihya edilmesi şenlik bir geceye teşbih edilmiş. Geniş izahatı ikinci sözde vardır. İşte bu iyi adam, girdiği memlekette bir umumî şenlik görüyor. Her tarafta bir sürur, bir şehr-âyin, bir cezbe ve neş’e içinde zikirhaneler; herkes ona dost ve akraba görünür. Bütün memlekette yaşasınlar ve teşekkürler ile bir terhisat-ı umumiye şenliği görüyor. Hem tekbir ve tehlil ile mesrurane ahz-ı asker için bir davul, bir musikî sesi işitiyor. Sözler 16)

birtek merkezden, yüzbin elektrik lâmbaları, âdeta zamansız bir anda canlanmaları ve ışıklanmaları gibi, bütün küre-i arz yüzünde dahi, birtek merkezden yüz milyon lâmbalara (Yüz milyon lâmba yüzbinler nev’i mahlûka işarettir.) nur vermek mümkündür. Madem Cenab-ı Hakk’ın elektrik gibi bir mahlûku ve bir misafirhanesinde bir hizmetkârı ve bir mumdarı, Hâlıkından aldığı terbiye ve intizam dersiyle bu keyfiyete mazhar oluyor. Elbette elektrik gibi binler nurani hizmetkârlarının (Nurani hizmetkâr ise adetullah tesmiye edilen Cenab-ı Hakkın kevni şeriatını gösteren kanunlardır.) temsil ettikleri hikmet-i İlahiyenin muntazam kanunları dairesinde haşr-i a’zam tarfet-ül aynda vücuda gelebilir.

Üçüncü Mes’ele: Ecsadın def’aten inşasının misali ise;

  • Bahar mevsiminde birkaç gün zarfında nev’-i beşerin umumundan bin derece ziyade olan umum ağaçların bütün yapraklarıyla beraber evvelki baharın aynı gibi birden mükemmel bir surette inşaları ve
  • Yine umum ağaçların umum çiçekleri ve meyveleri ve yaprakları, geçmiş baharın mahsulâtı gibi, berk gibi bir sür’atle icadları;
  • Hem o baharın mebde’leri olan hadsiz tohumcukların, çekirdeklerin, köklerin, birden beraber intibahları ve inkişafları ve ihyaları;
  • Hem kemiklerden ibaret olarak ayakta duran emvat gibi bütün ağaçların cenazeleri bir emir ile def’aten “Ba’sü ba’de-l mevt” sırrına mazhariyetleri ve neşirleri;
  • Hem küçücük hayvan taifelerinin hadsiz efradlarının gayet derecede san’atlı bir surette ihyaları;
  • Hem bilhâssa sinekler kabîlelerinin haşirleri ve bilhâssa daima yüzünü, gözünü, kanadını temizlemekle bize abdesti ve nezafeti ihtar eden ve yüzümüzü okşayan gözümüz önündeki kabîlenin bir senede neşrolan efradı, benî-âdemin Âdem zamanından beri gelen umum efradından fazla olduğu halde, her baharda sair kabîleler ile beraber birkaç gün zarfında inşaları ve ihyaları, haşirleri;

Elbette kıyamette ecsad-ı insaniyenin inşasına bir misal değil, belki binler misaldirler.

Evet dünya dâr-ül hikmet ve âhiret dâr-ül kudret olduğundan;

dünyada Hakîm, Mürettib, Müdebbir, Mürebbi gibi çok isimlerin iktizasıyla, dünyada icad-ı eşya bir derece tedricî ve zaman ile olması; hikmet-i Rabbaniyenin muktezasıyla olmuş.

Âhirette ise, hikmetten ziyade kudret ve rahmetin tezahürleri için maddeye ve müddete ve zamana ve beklemeye ihtiyaç bırakmadan birden eşya inşa ediliyor. Burada bir günde ve bir senede yapılan işler, âhirette bir anda ve bir lemhada inşasına işareten Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan

وَمَا اَمْرُ السَّاعَةِ اِلاَّ كَلَمْحِ الْبَصَرِ اَوْ هُوَ اَقْرَبُ

ferman eder. Eğer haşrin gelmesini, gelecek baharın gelmesi gibi kat’î bir surette anlamak istersen; haşre dair Onuncu Söz (kalbi) ile Yirmidokuzuncu Söz’e (akli) dikkat ile bak, gör. Eğer baharın gelmesi gibi inanmaz isen, gel parmağını gözüme sok.

(Onuncu Söz’de kalbi, iman-ı kâmil derecesine çıkaracak derecede bürhanlar zikredilmiştir. Şurada ise, yalnız aklı ikna’ edecek, susturacak, Eski Said’in “Nokta Risalesi”ndeki beyanatı tarzında bahsedeceğiz. Sözler 519)

Amma bir dördüncü mes’ele olan mevt-i dünya ve kıyamet kopması ise: Bir anda bir seyyare veya bir kuyruklu yıldızın emr-i Rabbanî ile küremize, misafirhanemize çarpması; bu hanemizi harab edebilir. On senede yapılan bir saray, bir dakikada harab olması gibi… (Kıyametin kopması dünyanın ömrüne nisbeten bir dakika gibi bir zamandır. Demek ki kıyamet bir anda kopmayacak bu cümle bu ince manaya işaret ediyor.)

* * *

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir