“Kâinattaki ruhanîlerin bir delil-i vücudu ve numunesi, insandaki kuvvelerdir ve latîfelerdir ve hâkeza…” ne demektir?

Sual: “Kâinattaki ruhanîlerin bir delil-i vücudu ve numunesi, insandaki kuvvelerdir ve latîfelerdir ve hâkeza…” Lem’alar adlı eserde geçen bu bahisten ne anlaşılabilir ve latifeler derken misal olarak neler sayılabilir ve neler söylenebilir?

Cevap: Değerli Kardeşim, latifeler hakkında icmali bir tarif Barla Lahikası’nda geçmektedir. İlk önce orijinal ifadeleri kullanarak bahsimize girişelim.

“Aziz, sıddık, meraklı kardeşim Re’fet Bey!

Mektubunda Letaif-i Aşere’yi sual ediyorsun. Şimdi tarîkatı ders vermek zamanında olmadığımdan, tarîk-ı Nakşî muhakkiklerinin Letaif-i Aşere’ye dair eserleri var. Şimdilik vazifemiz ise, istihrac-ı esrar olduğundan, mevcud mesaili nakil değildir. Gücenme, tafsilât veremiyorum. Yalnız bu kadar derim ki: Letaif-i Aşere; İmam-ı Rabbanî kalb, ruh, sırr, hafî, ahfâ, insanda anasır-ı erbaanın herbir unsurdan o unsura münasib bir latife-i insaniye tabir ederek, seyr ü sülûkta her mertebede bir latifenin terakkiyatı ve ahvalinden icmalen bahsetmiştir.

Ben kendimce görüyorum ki, insanın mahiyet-i câmiasında ve istidad-ı hayatiyesinde çok letaif var. Onlardan on tanesi iştihar etmiş. Hattâ hükema ve ülema-i zahirî dahi o letaif-i aşerenin pencereleri veyahut nümuneleri olan havâss-ı hamse-i zahirî, havâss-ı hamse-i bâtına diye o letaif-i aşereyi başka bir surette hikmetlerine esas tutmuşlar.

Hattâ avam ve havas beyninde tearüf etmiş olan insanın letaif-i aşeresi, ehl-i tarîkın letaif-i aşeresiyle münasebetdardır. Meselâ vicdan, a’sab, hiss, akıl, heva, kuvve-i şeheviye, kuvve-i gazabiye gibi letaifi kalb, ruh ve sırra ilâve edilse letaif-i aşereyi başka bir surette gösterir. Daha bu letaiften başka saika, şaika ve hiss-i kabl-el vuku’ gibi çok letaif var. Bu mes’eleye dair hakikat yazılsa çok uzun olur, vaktim de kısa olduğundan kısa kesmeye mecbur oldum.”
Barla Lahikası ( 348 )

İnsan, mahiyeti ve yaratılışı itibarıyla kâinatın küçük bir misali veya bir fihristesi hükmündedir. Eski hükemanın tabiriyle makro âlem kâinat, mikro âlem ise insandır. Ya da diğer tabirle âlem-i ekber ve âlem-i asgar olan kâinat ve insan kitaplarıdır. Dolayısıyla insanda bulunan maddi ve manevi cihazlar kâinatta bulunan âlemlerin birer küçücük numuneleridir. İsm-i Kayyum’a dair olan eserden bir nebze yararlanarak aşağıdaki misalleri verebiliriz:

Maddi olarak verilen misaller olarak şunlar söylenebilir. Hususen anasır-ı erbaa denilen hava, su, toprak ve ateş unsurlarının insanın vücudunda bulunmaları itibarıyla delalet etmesi.. kemiklerinin taş ve kayalara, saçlarının bitki ve ağaçlara, bedeninde cereyan eden kan, ve gözünden, kulağından, burnundan ve ağzından akan ayrı ayrı sular, yeryüzündeki çeşmelerden, nehirlerden ve madenî sulardan haber veriyor.

Manevî misaller olarak insanın ruhu, ruhlar âleminden.. insanın hafıza kuvveti âlemde büyük bir hafıza, kayıt âleminin Kur’an’ın tabiriyle Levh-i Mahfuz’un vücuduna işaret ettiği gibi.. insanda bulunan hayal kuvvetinin ise âlemde bir hayaller âleminin yani âlem-i misalin vücuduna delalet etmesi söylenebilir. Özetle insanda bulunan her bir cihaz kâinatta büyük bir mikyasta farklı bir âlemden haber vererek onların varlığını kesin bir dille ispat etmektedir.

Hâdiseye farklı bir mikyastan baktığımız taktirde ise madem kâinatta tamamen bir vahdet var ve bir elden çıkmış ve bir tek zâtın icadiyle bir yaratılma mevcuttur. Öyle ise âlem-i asgar olan insanın maddi cihazları ve aletleri ile birlikte manevi cihazları ve latîfeleri de bulunmaktadır. Aynı şekilde âlem-i ekber olan kâinatın da manevi latîfeleri hükmünde olan ruhaniler ve melaike gibi varlıklarla dolu olduğu anlaşılacaktır.

Gelgelelim latîfeler konusuna, bu konuda hem hükema, hem zâhir uleması, hem ehl-i tasavvuf (letaif-i hamse ve aşere olarak iki ayrı sınıflandırmaları vardır) hem de âvam beyninde farklı kullanımlar ve tanımlamalar olmasına rağmen özetle şunlar sayılabilir: Anasır-ı erbaa (hava, su, toprak, ateş), ruh-u hayvani, hayal, hafıza, vehim, hiss-i müşterek, vicdan, a’sab, hiss, heva, kuvve-i şeheviye, kuvve-i gazabiye, kuvve-i akliye, kalb, ruh, sırr, hafî, ahfâ, saika, şaika ve hiss-i kabl-el vuku’ gibi birçok latifeler sayılabilir vesselam.

Sedad

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir