Hak dinin İslamiyet olduğunu nereden bileceğiz?

Hak dinin İslamiyet olduğunu nereden bileceğiz? Yahudilik, Hristiyanlık vs dinlere tabi olanlarda kendi dinlerinin hak din olduğunu iddia ediyor?
Bu soruyu üç basamakta
izah edeceğiz.

Birinci basamak : Kur’an’ın mucizeliğidir.
Allah peygamberlere, onların döneminde insanlar neye önem vermiş ise o cinsten mucizeler vermiştir. Mesela Hz İsa (A. S) döneminde tıp ilmi çok gelişmiş. Cenab-ı Hak Hz İsa (A.S) genellikle tıp cinsinden mucizeler vermiş. Mesela, Hz İsa (A.S) çok hastalıklara şifaya vesile olmuş hatta ölüleri bile diriltmiş.
Hz Musa (A. S) döneminde sihir meşhurmuş. Cenab-ı Hak Hz Musa (A. S)’a genellikle sihir cinsinden mucizeler göndermiş. Mesela,Hz Musa (A.S)’ın asasının yılan olması ve yine asasıyla Kızıl Denizi on iki kısma ayırması gibi.
Peki Peygamberimiz (S. A. V) zamanında ne revaçtaydı?
Peygamber efendimiz (A. S) zamanında ise özellikle edebiyat, şiir, güzel konuşmak, güzel yazı yazmak, uygun yerde uygun söz söylemek vs. gibi şeyler meşhurdu. Edebiyatçılarına milli bir kahraman gözüyle bakılıyordu. Hatta bir edebiyatçının bir sözü için iki ülke savaş eder veya barış ederdi. En güzel yazılarını kabeye asarlardı.Dünyaya meydan okurlardı
İşte böyle bir dönemde Peygamber efendimiz (S. A. V) geldi. Kuran’ı dava etti. O gururlu edebiyatçılar hayretlerinden parmaklarını ısırdı ve çok edebiyatçılar iman etti. Çünkü biliyorlardı ki Kuran bir insanın yazdığı eser olamaz. Çünkü Kur’an

قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْاِنْسُ وَالْجِنُّ عَلٰٓى اَنْ يَاْتُوا بِمِثْلِ هٰذَا اْلقُرْاٰنِ لَا يَاْتُونَ بِمِثْلِه۪
“De ki: And olsun, eğer bu Kur’ân’ın benzerini getirmek için insanlar ve cinler bir araya toplanıp da hepsi birbirine yardımcı olsalar, yine de onun benzerini getiremezler. (İsrâ Sûresi, 17:88)
Ayetinde iddia edildiği gibi Kur’an’ın benzerini getirmek imkansızdır. Peygamber efendimiz; Eğer Kur’an’ın benzerini getirirseniz bende davamdan vazgeçerim diyordu. Bu kadar açık ve netti. Fakat o zamanki müşrik, yahudi ve hristiyanların dünyaca ünlü edebiyatçıları, Peygamber efendimizin karşısına çıkıp bende bir benzerini yaparım diyemedi. Onun yerine kılıca sarıldılar, memleketlerinden kovdular, işkence yaptılar. Kolay bir yol olan ilmi ve edebi bir şekilde karşısına çıkamadılar. Tehlikeli olan savaşı tercih ettiler. (Tarihte tek istisna “Müseylime-i bin Kezzab” Peygamber efendimizin karşısına çıkıp bende bir benzerini yaparım demiştir. Fakat kendi taraftarlarına bile rezil olup kimseyi kandıramamıştır.)
Ayrıca Kur’an bin dört yüz yıldır meydan okuyor. Bu iddiası bugünde geçerlidir. Bin Dört Yüz yıldır dünyada müslüman olmayan bu kadar dünyaca ünlü edebiyatçı yetişmesine rağmen bir tanesi dahi Kuran’ın bir benzerini yazmaya teşebbüs bile edememesi gösteriyor ki Kur’an insan üstü bir eserdir. Öyle ise mucizedir.
(Kur’an’ın 40 yönden mucize olduğunu Risale-i Nur külliyatının Sözler adlı eserinin 25.söz kısmında iki kere iki dört eder derecesinde ispat etmiş. Hiçbir şübhe bırakmamış)

İkinci basamak: Kur’an’ın tam dengeli ve ölçülü olmasıdır.
Diğer semavi kitapların (tahrif edildiği için) dengesiz, ölçüsüz ve çelişkili olması.
Sual: Nereden biliyoruz
Kur’an kainatla çelişmiyor. Kainatla Kur’an tam bir uyum içerisindedir. Çünkü İslamiyet tevhid dinidir. Bir Allah ‘ı kabul eder. Şirki reddeder. Fakat kainata baktığımız zaman düzen ve ölçü görüyoruz. Buda bir elden çıktığını gösteriyor. Birden fazla İlah olsaydı kainatta uyum olmazdı. Çünki bir köyde iki muhtar bir şehirde iki vali olmaz. Olursa fesad olur. Kainatta fesad olmaması, bir Allah ‘ın vücudunu isbat ediyor. Diğer semavi kitaplarda ise” Teslis” yani Baba, Oğul ve Kutsal Ruh gibi 3 İlah inancı, Ruhbanlarına İlahlık vermek, Ruhbanlarına günah çıkarma yetkisi gibi Tehvide zıt inançlar olması o kitapların bozulduklarını ispat ediyor. Çünkü Haşa Oğul edinen, yardımcıları olan, aciz bir İlah anlayışı kainatla çelişir. Yani Kainatta hiçbir kusur olmaması eser sahibinin aciz ve kusurlu olmadığını gösterir. Buradan da eksiksiz ve kusursuz bir İlah olduğunu anlarız.
Sonuç olarak diğer semavi kitapların bozulduğunu anlarız.

Üçüncü basamak:Tevrat, incil ve Zebur’un kendi beyanatları Peygamberiz ( S. A. V) ‘nin hak peygamber olduğunu ispat eder.

Tevrat, İncil ve Zebur bozulmasına rağmen, Peygamberiz ( S. A. V) den müjde veriyor onu işaret ediyor. 1800’lü yıllarda yaşamış Hüseyin-i Cisri Hazretleri yazdığı bir eserinde bozulmuş Tevrat, İncil ve Zebur’dan 114 tane delil çıkarmış. Risale-i Hamidiye adlı eserinde bunları göstermiş. Buna yalnızca iki örnek verelim:

Türkçe Yuhanna İncili’nin On Dördüncü Bab ve otuzuncu âyeti şudur:
“Artık sizinle çok söyleşmem, zira bu âlemin reisi geliyor. Ve bende, onun nesnesi aslâ yoktur!” İşte “Alemin Reisi” tabiri “Fahr-i Alem” demektir. Fahr-i Alem unvanı ise Muhammed-i Arabî aleyhissalâtü vesselâmın en meşhur unvanıdır.
Mektubat- 169

Hem Tevrat’ta
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ مَوْلِدُهُ بِمَكَّةَ وَهِجْرَتُهُ بِطَيْبَةَ وَمُلْكُهُ بِالشَّامِ وَاُمَّتُهُ الْحَمَّادُونَ
Muhammed, Allah’ın Resulüdür. Mekke Onun doğum yeri, Medine hicret yeri, Şam Onun mülküdür. Ümmeti ise hamd edici kimselerdir. (Dârîmî, Mukaddime: 2; Halebî, es-Sîretü’l-Halebiye, 1:346-351; Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:739; Nebhânî, Hüccetüllah ale’l- lemîn, 116; Ebû Nuaym, Delâilü’n-Nübüvve, 1:72
Mektubat – 167

Şimdiki Tevrat, İncil ve Zebur’ da bu ve bunun gibi çok deliler var. Ben gideyim benden sonra “Alemin Reisi”, “Kurtarıcı”, “Tesellici”, “Faraklit (Hak ile batılı ayırt eden) gelsin gibi işaret ve müjdeler var. Şimdi soruyoruz İsa (A. S)’ dan sonra en az iki milyar insanın sevgisini kazanmış, kendi ümmetine nur, irfan, sevgi, merhamet, iyilik, cömertlik getirmiş ve kız çocuklarını diri diri gömen insanları karıncaya bile ayak basamaz hale kim getirmiş? Elbette o zat Hz Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’dır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir